İlk öğrendiğimde çok ilginç gelmişti vücudumuzun en büyük organı cildimiz olduğunu. ‘Bedenimizin dış yüzeyini kaplayarak dış etmenlerden vücudumuzu koruma gibi bir görevi olan cildimizi ne kadar da farketmemişiz’ diye düşündüm. Vücudun dışını kaplamanın yanında, sıvı döngüsünde terleme işlevi ile yine önemli bir görev yapıyor cildimiz. Bizler birbirimizi, hatta kendimizi bu dış yüzeyimiz ile görüyoruz ve buna göre yorumlar yapıyoruz. En çok rahatsız eden yorum ise yaşlanma ile ilgili yorumlar. Hiçbirimiz yaşlanmak istemiyoruz. Tabii ki yaşlanmayı tamamen durduracak bir yöntem henüz bulunmadı. Ancak sağlıklı, bakımlı ve zarif bir yaşlanma ve olabildiğince geç yaşlanma mümkün. Belki de böylesi daha iyi…
Yaşlanmaya neden olan cildimizin maruz kaldığı dış faktörlerin yanında iç faktörler de oldukça etkili. Nedir bunlar? Genetik yapımız, beslenme, sigara, alkol, stres, mutluluk vs… sayabiliriz. Bunlarla ilgili de yeri geldiğinde konuşacağız.
Dış etmenlere gelince artık hepimiz biliyoruz: Güneş, hava kirliliği, sigara dumanı, soğuk hava hatta cildimizi temizlemek için banyo yapmak bile cildimizdeki nemi azalttığı için yaşlanmaya neden olan etmenler. Yaşımız ilerledikçe cildimiz daha kuru, ince ve daha hassas hale gelmeye başlar. Eskisi kadar esnek ve pürüzsüz olmaktan uzaklaşır. Çizgiler ve kırışıklıklar oluşmaya başlar.
Amacımıza yani sağlıklı, bakımlı, zarif ve olabildiğince geç yaşlanmayı istiyorsak, dış faktörlerle birlikte iç faktörlerin de etkilerini gidermeye çalışmamız gerektiğini yeri gelmişken söylemiş olayım.
İç faktörleri yeri geldiğinde konuşacağız, burada daha çok dış faktörleri nasıl bertaraf ederiz o konu üzerinde durmak istiyorum. Öncelikle cildimizi tanımamız gerekiyor ki, çoğumuzda aşağı yukarı tanıyoruz kendi cildimizi. Kuru, yağlı, akneye meyilli vs… Bunun yanında anatomik olarak da cildin yapısını bilgilerimize katarsak daha verimli olabilir.
Cildimiz temel anlamda 3 katmandan oluşuyor: Epidermis, Dermis , Hipodermis.
Bizi en çok ilgilendiren ise tabii ki en üst kapman olan Epidermis katmanı. En üst katman olması, cildimizin de koruyucusu bir bariyer görevi olması ve tabii ki gözümüz ile görebildiğimiz tabaka olması nedeniyle en çok bu katman ile ilgili yorum yapabiliyoruz. Bu tabaka kuruyunca kuru cilt diyoruz ki, nem gerçekten cilt bakımında anahtar görev görüyor. Epidermis cildin nem kaybetmemesini sağladığı gibi, cildimize uyguladığımız materyallerin alt tabakalara geçiş işlevini de yerine getirir.
Diğer en önemli tabaka ise Dermis tabakasıdır. Burada ısı reseptörleri, dolaşım sistemi gibi fonksiyonların yanında cildimizin temel yapısı olan kolajen ve elastin protein lifleri bulunuyor. Cildimizin sapasağlam olmasını sağlayan tabaka yani. Yaşlanma etkileri olarak gördüğümüz kırışıklıklar bu tabakadaki protein liflerinin kalıcı olarak o kırışık formda kalması nedeniyle oluşuyor. Bu da demek oluyor ki, siz kırışıklar ile ilgili veya diğer amaçlarla kullandığınız materyaller epidermisten alt tabakalara geçemezse, maalesef sadece epidermiste kalır ve çok çok zayıf hatta hiç etki görmezsiniz. Epidermis bariyer görevi gereği cildimize sürdüğümüz ürünlerin alt tabakalara geçmesi konusunda da engelleyici olabiliyor. Bu nedenle kozmetik ürünlerin hatta dermal yolla kullanılan medikal ürünlerin epidermisi aşarak etki göstermesi gereken noktada etkinliğini gösterebilecek şekilde formülize edilmesi gerekir.
Doğru formülize edilmiş ürünleri temel bakım ilkelerine uyarak uyguladığımızda, iç faktörlerimizi de daha mutlu, huzurlu pozitif bir insan olmayı da sağladığımızda güzel bakımlı ve zarif görünmememiz için hiç bir neden yok. Sağlıkla mutlulukla kalın…